Yurtta kaldığım 5. Yıl bu. Artık alıştım ama yine de ilk
günü hatırlayanlar derneği üyesiyim ben
de.
Lise yurdundan bahsedeceğim burada. Benim için ayrı bir garipti. Aynı şehirde oturuyordum ama yine de yurtta kalacaktım. Daha iyi ders çalışacaktım çünkü(!)
Lise yurdundan bahsedeceğim burada. Benim için ayrı bir garipti. Aynı şehirde oturuyordum ama yine de yurtta kalacaktım. Daha iyi ders çalışacaktım çünkü(!)
Pazar günüydü. İkindi denilen vakit. 3 gündür hazırlanan
valiz artık tamamlanmıştı. 5 gün sonra dönecektim oysa. Vedalaştım yine de
odamla. Sonra bindik arabaya. Çok değil sadece 4 km J. Valizi alıp kardeşim ve
babamla 1. Sınıflara ayrılan ilk katta kapılara yazılan isimlere bakarak odamı
bulduk. 1 kişi daha gelmiş yerleşmişti
bile. 2 dakika ayak üstü aileler tanıştı, akşam görüşürüz felan…
Odaya yerleştim. Evde çıkardığı kıyafetleri bile askıya
asmayan ben küçücük dolaba yerleştirdim nasılsa. Bahçeye çıktık, annemle
vedalaştım, babamın cebime sıkıştırdığı 20 lira. Araba çalıştı, bindiler ve
gittiler gayet kayıtsız. Kayıtsız değildirler belki de ama; sana o an öyle
gelir işte…
Bahçede basketbol panolarının arkasında bank vardı. Oraya oturdum
Ramazandı iftira vardı daha. Yarım saat oturdum belki de öyle. Üst sınıflar
gerçek ailelerine kavuşmuş gibi mutluydu orada. Ben de öyle olur muyum diye
düşünmedim değil hani. Yanıma biri daha geldi oturdu. 20 dakika da aramızda
geçen tek muhabbet “Saat kaç usta” .
Öyle böyle akşam yemeği vakti geldi. Bir ikinci sınıf
yanaştı yanıma. Nasılsın nerelisin faslı. Yemekhaneye girdik yaklaşık 250 kişi.
Herkes yemeğini almış ezanı bekliyor. Bizim ikinci sınıfta aynı masada benimle.
“Bulgur pilavından geçen yıl bıktım hala aynı” dedi. Aha yandık dedim içimden.
Sonra ezan okundu. Herkes ayağa kalktı. “Tanrımıza hamdolsun Milletimiz var
olsun Afiyet olsun” askeriye mi la burası diye geçirdim içimden. Neyse ki ilerleyen günlerde o günkü nöbetçi hocanın
psikopatlığı olduğunu anladım…
Yemekten sonra odaya gittim. Oda tamamlanmış. Tanışma faslı.
Sonra ortak arkadaşı olanlar vasıtasıyla erkek yurdunun olmazsa olmazı olan ilk
20 kişilik grup hemen oluşturuldu ne olduğunu anlayamadan. Bir baktık
halısahadayız okula ait olan. “Lan” dedim “Sevicem heralde burayı”
1 hafta sonra dağıldı o grup J
1 hafta sonra dağıldı o grup J
İlk gece artık. Yurdun abileri çıktı piyasa. Yurt
öğrencisinin en büyük hazinesi olan poğaçanın böreğin toplu adı “zula” ve onun
peşinde olanlar. Bizim odaya 2 metrelik biriyle 120 kiloluk biri gelmişti
sıkıysa paylaşma.. Sonra yurdun olmazsa olmazı şakacılar. İlk şaka da yastık
mühürletme. Şimdi bizim yurtta kalan kimse kendini kandırmasın herkes yemişti
onu…
Gece odadakilerle sohbet, muhabbet. Hangi takımlısın ile
başlarsa zaten erkekler sohbet konusunda sıkıntı da olmaz. Herkes zorluk
çekersin demişti ama gayet sakin uyudum ilk gece. Belki de evde çok fazla
yalnız kaldığım için artık alışıktım ailesizliğe.
Sonra o yurtta 3 yıl geçti. Diğer seneler elimden gelse 1
hafta önceden giderdim. En iyi arkadaşlar oradan çıktı. İlk gün demiştim kendi
çocuğumu asla göndermem haksızlık olur diye. Ama şimdi düşünmüyor değilim asıl
haksızlık göndermemek mi acaba diye…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder