"Ah bir de rakı şişesinde balık olsam... mısrasını akla
getirir. Platonik bir sevgiden ötedir. Çünkü karşındakine asla soramazsın. Başkasınındır,
gözlerinde başkasının silueti görünür.
Sen o'na bakarken, o 3. şahsa aşk mısraları fısıldar. Aynı
şarkıyı dinlerken, sözleri farklı insanlara adamak gibidir...
İçmek kafi değildir zira nefes almak da...
Arkadaşça elini tuttuğunda, elindeki ateşle onu yakmaktır.
Bile bile lades olmaktır. Her şeye rağmen diyerek, sevmek, sevmek, sevmektir...
Adaleti sorgulamak, adeletsizliği üstlenmektir.
Teraziyi dengede tutmaya çalışırken, şirazeden çıkmaktır.
"Ben"cillikten sıyrılıp, "o"ncu
olmaktır. "o" merkeziyetçiliğe, sırf mutlu olsun diye 3. şahısla
birlikte olmasını dileyebilecek kadar çok kaptırmaktır.
Sonu bilinen filmi, sonu belli değilmiş ya da sonunu değiştirebilecekmiş
gibi izlemektir. Bir nevi -miş gibi yaşamaktır.
Soru işaretlerine, ünlemlere ve üç noktalara hayatında daha
fazla yer ayırmaktır.
Keşke'leri, belki'leri ve çünkü'leri ard arda sıralamaktır.
Bir nevi; kalecisi olmayan, defansı çökmüş bir futbol
takımında yer almaktır.
Gol yemeye mahkum, savunmasız... Lakin ya atarsam?"
Alıntı
Alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder