Bu oyun bir tutku, bu oyun bir gerçeklik, bu oyun bambaşka bir şey gençler. Bu oyun erkek yaşamının kurtarılmış alanı. Paralel evrenimiz. Hem aksiyon, hem adrenalin, hem vitamin ihtiyacını karşılayabildiğimiz ilaç…
Hayattan kendini soyutlamanın bilgisayar oyunları arasındaki adı. Futbolcularınızla arkadaş olursunuz, taraftarın desteğini ensenizde hissedersiniz. Kimi zaman maçlarda ecel terleri dökersiniz. Kimi zaman evde gol sevinci turları atarsınız. Bilgisayarda bu oyunu her çalıştırdığınızda gerçek hayattan kopar gidersiniz.
Transferler, teknik ekip, taktik, derbiler, Avrupa maceraları, kulüp/lig rekorları, finansal denge derken bir bakmışsınız elinizde kağıt kalem stratejiler üretiyorsunuz. Önümüzdeki sezon gidecekler, takviye gereken mevkiler, mevcut oyuncuların maaş durumu her şeyin yeri ayrı, tadı ayrı.
Ama özellikle bir şey var ki sevmek, sevilmek ve benzeri şeyleri öğretiyor insana. O altyapıdan çıkan potansiyeli olan çocuk yok mu? Oğlunuz gibi seversiniz onu. 16-17 yaşındaki çocuğu ilk on bire almak nasıl bir heyecandır bilir misiniz dostlar? Her asistinde, her golünde tuttu ulan bu çocuk, oldu vallahi de billahi de oldu diye bağırmak nasıl bir histir? Sonra teklif gelir bu gence. Avrupa’nın büyük kulüpleri yatar kapınızda. Satarsınız eliniz mecburdur, önünü kapatmamak gerekir. Ama gittiğinde takımınızı eksik, taraftarınızı mahzun, kendinizi yalnız hissedersiniz…
Ne takımlar, ne oyuncular geçti lan elimizden. Ne bonservisleri gördüğümüzde inanamadık. Tur maçlarında son dakikada gelen goller, bin bir umutla alınan kilit oyuncuların aylarca suren sakatlıklarına ne üzüldük. Oyun falan değildir Football Manager, tutkudur, aşktır, yeniden, yine, yeni, yeniden aşktır! 10 sezon üst üste şampiyon da olsanız,11.sezonun hiçbir garantisi olmadığını bilmenin getirdiği, futbolun büyüsünün getirdiği aşktır...
Başarılı olmak için hissetmeniz lazım!
Her şeyin başlangıcı-Football Manager 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder