Malum ya günümüzde polisi düşman olarak gören kitle iyice
arttı. Ama bizim görüşümüzü umursamıyorsunuz diyenler polisin gözünden bakamadı
olaya. Ya da bir polis ailesi ne düşünür diye gelmedi akıllarına. Polisin de bir dünya görüşü var diye
düşünmediler hiç. Kalıplaşmış düşüncelere kalıplaşmış düşüncelerle karşı çıktılar.
Velhasıl bu süreçte “Polise karşı silahlı direniş zamanı geldi” yazanlar gördüm
ben bugün.
Durun gençler bir sakin olun. Bir de bu cepheden dinleyin bakalım. Polis çocuğu olmak nasıldır anlatayım dilim döndüğünce.
En basitinden başlayayım. Herkes “çocukluk arkadaşı” kavramından bahsediyor. Hah işte ondan bizde olmuyor maalesef. Arkadaşlıkların ortalaması 3 yıl oluyor genelde. Sonra bir bakıyorsun başka bir şehirdesin. Sıra arkadaşın, sınıfın, okulun her şey değişmiş. Hatırlamıyorsun bile eski arkadaşlarını. Onlarda seni hatırlamıyor zaten.
Durun gençler bir sakin olun. Bir de bu cepheden dinleyin bakalım. Polis çocuğu olmak nasıldır anlatayım dilim döndüğünce.
En basitinden başlayayım. Herkes “çocukluk arkadaşı” kavramından bahsediyor. Hah işte ondan bizde olmuyor maalesef. Arkadaşlıkların ortalaması 3 yıl oluyor genelde. Sonra bir bakıyorsun başka bir şehirdesin. Sıra arkadaşın, sınıfın, okulun her şey değişmiş. Hatırlamıyorsun bile eski arkadaşlarını. Onlarda seni hatırlamıyor zaten.
Okul sıralarında “Nerden
geliyorsun, nerelisin” sorusuna muhatap olunduğu anda “x şehrinde doğdum ama
aslım y şehrine dayalı ayrıca buraya z şehrinden nakil geldim” gibi uzun cümlelerle
cevap veriyorsunuz.
Evim diyemedim mesela hiçbir yere. O da değişti sürekli. Kutu toplayarak, o kutulara ev eşyalarını paketleyerek geçti çocukluğum. Yeni mahalle kavramı girdi bu seferde işin içine.
Her defasında kendimizi tanıtmaya zorlandık biz. Yeniydik çünkü. Kendimizi anlatmaya, kabul ettirmeye uğraştık.
Evim diyemedim mesela hiçbir yere. O da değişti sürekli. Kutu toplayarak, o kutulara ev eşyalarını paketleyerek geçti çocukluğum. Yeni mahalle kavramı girdi bu seferde işin içine.
Her defasında kendimizi tanıtmaya zorlandık biz. Yeniydik çünkü. Kendimizi anlatmaya, kabul ettirmeye uğraştık.
Babamızın güvenlik korkusuyla küçüklükten alışılmış; “Kalabalık
yerlere gitmeme, konserlerden, mitinglerden uzak durma, hiçbir şekilde senet
imzalayıp borç yükümlülüğü altında kalmama, nüfus cüzdanını kaybetmeme, itina
ile kaldırılmış o silaha asla dokunmama, kelepçe ile oynamama(bu konuda kötü
anılarım var anlatmak istemiyorum şimdi), babası gece nöbetinden çıkmış ise ses
yapmama özelliklerine sahibiz biz. 23 Nisanda filan polis kıyafeti giyerdik bak birde.
Polis çocuğu olduğumuzu söyleyemedik çoğu zaman. Bilemedik
ki yanımızda oturan kimdir, amacı nedir. Babanın kimliği anlaşılmasın diye
saçma saçma bahaneler ürettik. Yolculuğu çıkarken kimliğini ve silahını nereye
saklayacağını şaşıran babanın halini gördük.
Akşam yemeğinde sabit bir saatimiz olmadı bizim. Bir gün 5
de yerken, diğer gün saat 9’a sarktı o saat.
Tatil kavramı da uzaktı bize. Turistik bir şehirdeysen hele
yazın babanın izin alması imkansızdı. Kışın da zaten okul vardı.
Asla yalan söyleyemedim mesela ben.(Bir kere denedim. Sonucu
iyi olmadı.) Her türlü pisliğin, düzenbazlığın, serseriliğin dik alasını
gördüğünden ve insan sarrafı olduğundan, yalan söylediğinizi gözünüzden anlayan
babanız oluyor.
Yıllardır beni okutan adam belki de bir gün izin alamadığı
için mezuniyetime de gelemeyecek. Bayram sabahı herkes ailesiyle bayramlaşıp
gezmeye çıktığında, hala babası gelsin de kurban kesilsin diye bekleyen
çocuklardık biz. Babamızla her ne kadar sorunlar yaşasanız da her göreve
gittiğinde dualara sarılmak zorunda kaldık biz.
Şehit polislerin çocuklarına sorun mesela en başta. Nasıldır
polis çocuğu olmak, neler hissediyorlar.
Geçiniz efendim geçiniz her polis kötüdür ayaklarını;
Gururla söylerim polis çocuğu olduğumu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder